Elara, adını sadece eski parşömenlerde ve titrek sesli ninelerin masallarında duyduğu Fısıltılı Orman'ın kıyısında duruyordu. Orman, adının hakkını verircesine, gün ışığının bile zorlukla sızdığı sık ağaçlarının arasından sürekli, anlaşılmaz fısıltılarla uğulduyordu. Köylüler oraya girmeye cesaret edemez, "Ağaçların ruhları konuşur, yolu şaşırtır, aklı alır," derlerdi. Ama Elara'nın aradığı cevaplar, başka hiçbir yerde bulunamayan türdendi; kayıp bir dilin anahtarını, unutulmuş bir büyünün izini sürüyordu.
Derin bir nefes alıp yosunlu ilk ağacın yanından içeri adım attığında, fısıltılar anında yoğunlaştı. Sanki binlerce farklı ses aynı anda konuşuyor, bazıları tatlı vaatler sunuyor, bazıları karanlık uyarılarda bulunuyor, bazıları ise sadece anlamsız hecelerle zihnini bulandırmaya çalışıyordu. Hava nemliydi ve çürüyen yaprak kokusu keskindi. Patika, gözünün önünde şekil değiştiriyor gibiydi; bir an belirgin, bir sonraki an eğrelti otlarının arasında kayboluyordu.
Elara, boynundaki küçük, pürüzsüz taşı sıktı. Bu taş, ona büyükannesinden kalan, zihni odaklamaya yardımcı olduğu söylenen bir yadigardı. Gözlerini kapattı, kaotik fısıltıların ötesini dinlemeye çalıştı. Tüm o gürültünün altında, derinden gelen, sakin ve kadim bir melodi duyar gibi oldu. Bir ağacın köklerinin toprağın derinliklerine uzanması gibi sabit, bir derenin çağıldaması gibi devamlıydı bu ses.
Gözlerini açtı ve kalbinin sesine, o derin melodiye odaklanarak yürümeye başladı. Aldatıcı fısıltılar hâlâ etrafındaydı, korkunç yaratıkların gölgeleri ağaçların arasında dans ediyor gibiydi, ama Elara dikkatini dağıtmadı. Melodi onu ormanın kalbine doğru çekiyordu.
Sonunda, ağaçların sık halkasının ortasında, beklenmedik bir açıklığa ulaştı. Açıklığın tam ortasında, şimdiye dek gördüğü hiçbir ağaca benzemeyen devasa bir ağaç yükseliyordu. Kabuğu ay ışığı gibi soluk mavi bir renkte parlıyor, yaprakları ise gümüşi damlalar gibi ışıldıyordu. Fısıltılar burada tek, güçlü ve anlaşılır bir sese dönüşmüştü. Ağacın sesiydi bu; ormanın kalbinin sesi.
"Hoş geldin, Arayan," dedi ses, doğrudan Elara'nın zihninde yankılanarak. "Cesaretin, kulaklarının ötesini dinlemeni sağladı."
Elara, ağacın kadim bilgeliği karşısında saygıyla eğildi. Aradığı kayıp dilin sembolleri, ağacın parlayan kabuğunda belirip kayboluyordu. Unutulmuş büyü, dallarından sarkan ışıklı damlalarda titreşiyordu. Ağaç, ona tek bir kelime bile etmeden, aradığı cevapları zihnine işledi. Sadece bilgi değil, aynı zamanda ormanın dengesi ve korunması gereken sırlar hakkında bir anlayış da bahşetti.
Görevini tamamlamış olmanın huzuruyla Elara, Ormanın Kalbi'ne teşekkür etti. Geri dönerken, fısıltılar artık düşmanca değil, rehberlik eder gibiydi. Ormanın çıkışına ulaştığında, güneş batmak üzereydi ve dünya artık eskisi gibi görünmüyordu. O artık sadece Elara değildi; Fısıltılı Orman'ın sırrına ortak olmuş, taşıdığı bilginin ağırlığı ve sorumluluğuyla yeni bir yola adım atmış bir Arayan'dı.
Merhaba Hikaye Tutkunları!
Sessizliğimiz sizi yanıltmasın! Perde arkasında, parmaklarımız klavyelerde, hayallerimiz kodlarda... Hikayeevreni.com doğuyor!
Şu anda evrenimizin temel taşlarını yerleştiriyor, içinde kaybolacağınız fantastik diyarlardan soluksuz maceralara uzanacak kategorileri özenle oluşturuyoruz. İlk konu başlıkları filizlenmeye başladı bile!
Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak, kalemlerinizin özgürce dans edeceği bu dijital yuva çok yakında kapılarını aralayacak. Biliyoruz, beklemek zor ama inanın, ortaya çıkacak evrene değecek!
Gözünüz bizde olsun, yıldızlararası yolculuğumuz başlamak üzere!
Sessizliğimiz sizi yanıltmasın! Perde arkasında, parmaklarımız klavyelerde, hayallerimiz kodlarda... Hikayeevreni.com doğuyor!
Şu anda evrenimizin temel taşlarını yerleştiriyor, içinde kaybolacağınız fantastik diyarlardan soluksuz maceralara uzanacak kategorileri özenle oluşturuyoruz. İlk konu başlıkları filizlenmeye başladı bile!
Hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacak, kalemlerinizin özgürce dans edeceği bu dijital yuva çok yakında kapılarını aralayacak. Biliyoruz, beklemek zor ama inanın, ortaya çıkacak evrene değecek!
Gözünüz bizde olsun, yıldızlararası yolculuğumuz başlamak üzere!